Kısırlaştırmayı sadece büyük şehirler ile sınırlayarak SERİ KATLİAMLARA zemin hazırlayacak olan Kanun Tasarısının kedi-köpeklere yönelik maddeleri kamuoyundan ve STK lardan saklanmaktadır. Mevcut kanunda bütün belediyelerin kurmaları hükmü olan kısırlaştırma merkezleri, tasarıda sadece büyük şehirlere verilerek sınırlandırılmıştır. Fakat, bakanlık beyanatlarında, sanki kısırlaştırma mecburiyeti belediyelere İLK KEZ getiriliyormuş gibi yanıltıcı ifadeler kullanılmıştır. Kamuoyu kandırılmaktadır. Belediyelerin kısırlaştırma konusunda görev ihmallerinin bedeli hayvanlar şehirlerden kısırlaştırılmadan sürgüne yollanıp seri katliamlara mahkum edilecek hayvanlara ödettirilmeye çalışılmaktadır. Ekli yazıyı Başbakanlığa, milletvekillerine ve siyasi parti yöneticilerine veriniz.
Nesrin Çıtırık/ HayKonfed Başkanı.
=====================
KONU: Orman Su İşleri Bakanlığınca Başbakanlığa yollanan 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu TASARISININ tüm maddelerinin kamuoyuna açıklanması ve SERİ KATLİAMLARA zemin hazırlayan tasarının bakanlığa geri yollanıp STK lar, Bilim İnsanları ve Meslek Odalarının da katılımı ile yeniden görüşülüp hazırlanması talebi
DAĞITIM: Cumhurbaşkanlığı, TBMM Çevre Komisyonu Başkanlığı, Orman Su İşleri Bakanlığı
Başbakanlık Makamına,
Değerli Milletvekillerine,
Değerli Parti Yönetcilerine,
5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanununda değişikliklerini içeren, bilim insanları, meslek odaları ve STK ların görüşleri DİKKATE alınmadan hazırlanan KANUN TASARISI, TBMM Çevre Komisyonunda emrivaki ile geçirilmiş fakat 24. dönemde KADÜK olmuştu.
Şimdi bu tasarı Orman Su İşleri Bakanlığınca, "hayvana şiddete hapis, yunus parkları, sirkler" gibi konular ön plana çıkartılarak, yurdumuzda asıl sorun olan, SAHİPSİZ KEDİ ve KÖPEKLERE ilişkin "MADDELER" kamuoyundan gizlenerek başbakanlığa gönderilmiştir. Aşağıda ekli yazımızda belirtilen sakıncalar nedeni ile, eğer bu tasarı yasalaşırsa, sahipsiz kedi-köpek sayısı patlama şeklinde artacak, buna paralel olarak vurma ve zehirlemeler de KATLİAMLARA dönüşecektir.
Bu tasarıdaki en önemli ve vahim sorun kısırlaştırmanın sadece büyük ilçelerde yapılması maddesinin konmasıdır. Mevcut yasada tüm belediyelerin KISIRLAŞTIRMA MERKEZLERİ kurma hükmü var iken, Orman Bakanlığı bu yeni tasarıda, kısırlaştırma merkezlerini sadece nüfusu 100 000 üzerinde olan büyük ilçelerin kurması maddesi ile sınırlamıştır. Oysa, kısırlaştırmanın seferberlik halinde yapılması gereklidir ve sahipsiz hayvan üremesinin ancak kısırlaştırma kontrol altına alınacağı bilimsel bir gerçektir. Ayrıca, özellikle köpek sayısı, kırsaldaki az nüfuslu belediyelerde çok fazladır ve asıl kısırlaştırma merkezleri oralarda kurulmalıdır.
2004 yılında Kısırlaştırma esası ile çıkan 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanununu belediyelere uygulattıramayan Orman Su İşleri Bakanlığı, belediyelerin bu görev ihmalinin bedelini kedi ve köpekleri şehirlerden sürgün ederek ve kırsalda kısırlaştırma yapmadan sayılarının artmasına ve peşinden SERİ KATLİAMLARIN gelmesine zemin hazırlamaktadır.
Bu bağlamda:
1. TALEBİMİZ: Orman Su İşleri Bakanlığı, "yunus parkları, sirk" gibi konuları ön plana çıkararak, sahipsiz hayvanları ve TOPLUMU yoğun olarak ilgilendiren sakıncalı ve felaketle neticelenecek maddeleri kamuoyundan saklamaktadır. Başbakanlığa sunulduğu bilgisi alınan bu tasarının TÜM MADDELERİNİN acilen kamuoyuna ve STK lara açıklanması talebimizdir.
2. TALEBİMİZ: Bu tasarının Orman Su İşleri Bakanlığına geri gönderilip, STK ların, üniversitelerden bilim adamlarının ve başta Veteriner Hekimler Odaları ve BARO Hayvan Hakları Komisyonları olmak üzere ilgili meslek odalarının da katılımı ile TEKRAR görüşülüp, ÇÖZÜM odaklı olarak ve sokağın gerçeklerine, eko dengeye, vicdani ve insani koşullara uygun olarak yeniden hazırlanması talebimizdir.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez 2004 yılında Hayvanları Koruma Kanunu çıkartarak dünyaya örnek olan AK PARTİ yönetiminin, özellikle sahipsiz kedi-köpekler için SERİ KATLİAMLAR getirecek olan bu tasarının yasalaşmasına izin vermeyeceğine, konuya ilişkin taleplerimizi dikkate alacağına inanıyor ve umutla bekliyoruz.
4982 sayılı yasa gereği müracaatımıza cevap verilmesi hususunu emir ve müsaadelerinize saygılarımızla sunarız.
Nesrin Çıtırık
Hayvanların Yaşam Hakları Konfederasyonu Başkanı
TC kimlik..
=============================
EK 1... Tasarının katliam ile neticelenecek MADDELERİ, SORUN ve ÇÖZÜM...
Bu tasarı, hayvanların üremelerini kontrol altında tutacak kısırlaştırma tedbirlerini almayıp, buna karşılık şehirlerde yaşamalarına da izin vermeyerek yabana atılmaları gibi vahim hataları içeren 3 ve 8. maddeleri ile SÜREKLİ KATLİAMLARA sebep olacaktır. 2004 Yılında yürürlüğe giren yasa, yoğun biçimde kısırlaştırmayı içermesine rağmen, belediyeler bu hizmeti vermedikleri için sorun çözülememiştir. Belediyelerin görev ihmalinin bedelini, bu gün bu tasarı ile hayvanlar sürgüne yollanarak, bir taraftan üreyip çoğalırken, öte yandan katlimalara uğrayarak ödeyeceklerdir. Tasarıda, belediyeler üzerinde kısırlaştırma yapmaları için amir bir hüküm olmadığı gibi, mevcut yasadaki tüm belediyelerin kısırlaştırma yapmalarında da vaz geçilmiştir. Bu büyük bir çelişkidir.
Tasarının, sorunu çözmek yerine çözümsüzlük ve KATLİAM getirecek maddelerini bilgilerinize sunuyoruz:
1. TASARININ 8. maddesi, hayvanların üremelerini kontrol altına alacak en önemli uygulama olan KISIRLAŞTIRMA merkezlerinin, sadece nüfusu 100 binden fazla olan belediyede kurulmasını hükme bağlamıştır. Oysa mevcut yasada ve yönetmelikte tüm belediyelerin kısırlaştırma bakım merkezi kurma hükmü vardır. Fakat, bu yeni tasarıda nüfusu 100 binden az olan sayısı 970 i bulan belediyede KISIRLAŞTIRMA merkezi kurulmasına gerek görülmemiştir. Oysa, sahipsiz hayvan sorununun çözümü için kısırlaştırmanın daha da genişletilip SEFERBERLİK haline getirilmesi gerekirdi. Kısırlatırmanın adeta yapılamaz duruma getirilmesi 5199 sayılı Kanunun ruhuna da aykırıdır. Bu tasarı yasalaşırsa, belediyelerce kısırlaştırılmadan şehir dışına, çöplüklere ve yaban hayatına atılan sahipsiz hayvanların sayısında adeta patlamalar olacak, buna paralel olarak SERİ KATLİAMLAR da başlayacaktır.
Şu anda bile yasal engel olmasına rağmen, birbirlerine gizlice kedi ve köpek atan belediyeler, belediye sınırları dışında başka bir merkeze KISIRLAŞTIRMA için hayvan götürme imkanına kavuşunca, komşu ilçelere köpekleri atmayı daha da hızlandıracaklardır. Yurdumuzda, Anadolu şehrinde küçük belediyelerin merkeze uzaklıkları 2-3 saatlere kadar çıkmaktadır. Hayvanların, kısırlaştırma gibi yoğun getir götür gerektiren işlem için, hem MAZOT GİDERİ hem de araç ve personel nedeni ile uzak merkezlere götürülmeleri belediyelerce uygulanmayacaktır. Ayrıca, çoğu uyuşturucu ilaçla bayıltılarak alınan bu köpeklerin, saatlerce arabalarda tutulup sonra saatlerce yol yapmaları da hem vicdana hem de yasaya aykırıdır. Bakanlığın görüşü olan BÜYÜK ORTAK MERKEZLERE kısırlaştırma için hayvanların götürülmesi, uygulanamaz bir yöntemdir. Kısırlaştırmayı en aza indirmek ve sadece büyük şehirler ile sınırlamak, hayvan sayısını kontrol edilemez noktalara taşıyacağı gibi, katliamları seri hale getirerek toplumda da büyük infial uyandıracaktır.
ÇÖZÜM OLARAK, nüfusu 100 000 altında olan belediyelerde KÜÇÜK ÖLÇEKLİ KISIRLAŞTIRMA İSTASYONLARI yapmalıdır. Özellikle, köylerden üreyen köpeklerin getirilip bırakılması nedeni ile, köpek sayısı kırsal kesimlerdeki az nüfuslu ilçe ve beldelerde yoğun olarak bulunmaktadır. Asıl kısırlaştırma oralarda yapılmalıdır. 3 konteynır ve 5-6 bahçeli bölmeden oluşan bu istasyonlar büyük bütçeler gerektirmeden yapılabilir. Hayvanları taşıma sırasında harcanan mazot parasından daha az maliyet ile bu hizmet rahatlıkla yapılır ve sahipsiz hayvan sorunu bilimsel ve insani yol ile çözülür.
2. TASARININ 3. Maddesindeki toplanıp kısırlaştırılan hayvanlardan "sahiplendirilemeyenler, okul, hastane, ibadethane, çocuk oyun alanı gibi toplumun yoğun olarak kullandığı yerler hariç alındığı ortama bırakılır" hükmü ile, şehir merkezlerinden alınıp KENAR MAHALLELERE ve şehir dışlarına atılacak. Dar gelirli ve fakir insanların oturduğu kenar mahallelerde hayvan yoğunluğu olunca, VATANDAŞ ve zaten öldürmeye hazır olan BELEDİYELER tarafından zehirleme ve KATLİAMLAR başlayacaktır. Ayrıca, artık şehirlerin dışında da 3-4 bin haneli kasaba siteler yapıldığı için, hayvanlar oralarda da tutulmayacak, yaban hayatının olduğu kırsala, dağa ve ormanlara atılacaktır. Oralarda yazın susuzluktan kışın da korunaksız olarak soğuk ve kara mahkum olarak acı içinde can verecekler. Daha önemli bir sakınca, yaban hayvanlarında ve yaban hayatında yoğun olan KUDUZ hastalığının, evcil olan kedi ve köpeklere geçip, hastalığın bir şekilde insan oturumlu olan şehirlere gelmesine sebep olacaktır. Bunun sonunda yine vatandaştan ve belediyelerden gelen katliamlar bu hayvanların kaderi olacaktır.
ÇÖZÜM OLARAK, 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanununun ruhuna da uygun olarak, kısırlaştırma SEFERBERLİK halinde en ufak beldede bile yapılmalı, kısırlaştırılan hayvanlar alındıkları yerde kısırlaşmış olarak üreyip çoğalmadan yaşamalıdır. Şiddetin 12 yaşa indiği, merhametin yerini öfke ve nefretin aldığı günümüzde, toplumda sevgi ve şefkati uyandıran ve besleyen hayvanların sokaklardan yok edilmemesi, toplumsal yapı açısından da gereklidir. Atalarımız olmasından gurur duyduğumuz Osmanlı devletinin başkenti olan İstanbul, sokak hayvanları ile tanınırdı. 19. yy’ın başına kadar köpekler, İstanbul kartpostallarının göbeğine oturur ve şehrin simgesi addedilirlerdi. Sokak köpekleri için yemek dağıtma meslek haline gelmiş, onları korumak için vakıflar kurulmuştur. Ayrıca, o zamanlar Mancacılık diye bir meslek vardı. Mancacı, kedi köpek yiyeceği demek olan mancayı, satar; dileyen, Mancacıdan aldığı yiyecekleri hayvanlara verir, dileyen parasını verir Mancacı onların yerine sokak hayvanlarını düzenli olarak beslerdi. Sokak hayvanını sevme merhamet etme bizim toplumumuzun geleneklerinde vardır. Bu nedenle şehirlerde hayvan varlığını yok etme yerine, kısırlaştırma ile üremelerini kontrol altına alma hem insani boyutta hem de ekodenge açısından vazgeçilmez bir gerekliliktir.
3. TASARININ 10. Maddesi ise, bakımevlerindeki hayvanların petshoplarda SATILACAĞINI hükme bağlamıştır. "*Madde 10- Ev hayvanı satış yerlerinde ev hayvanı bulundurulamaz, ancak bu yerlerde hayvan üretim çiftlikleri ve bakımevlerindeki hayvanların satışı yapılabilir." Sahipsiz hayvanlara deney yasaklandığı için, bu madde ile petshoplar eli ile bu hayvanlar sahipli konuma getirilip, bilimsel kılıf altında işkence olan DENEYLERE yollamak gibi vahşi bir amaç söz konusudur. Bu madde kesinlikle uygulanamaz.
4. Ev hayvanlarının sayısı ve durumu ise, tepkiyi önleme açısından çıkacak yönetmelikte belirlenecek, 24. Dönem TBMM Çevre Komisyonunda konuşulduğu gibi bakılan hayvan sayısına mekan ve sayı sınırlaması getirilmesi hedeflenmektedir. Bu durum, hayvanların felaketi olacağı gibi, sokak hayvanı sayısını hızla artıracaktır. Hayvanını vermek istemeyen insanlar ile kurumlar arasında ciddi sorunlar yaşanacaktır. Hayvan haklarının yanında insan hakları da ihlal edilmiş olacaktır. Evlerde hayvan sayısının zaman zaman fazla olması, görevini yapmayan belediyelerce bakılmayan hasta, mağdur kör sakat hayvanlara merhametli insanların evlerinde bakmasından kaynaklanmaktadır. Belediyeler yasanın gereği olan sahipsiz hayvanların yaşamlarını gerçekten koruma altına aldıkları zaman, evlerde de fazla sayıda hayvan bakılmasına zaten gerek kalmayacaktır.
5. Ayrıca tasarının diğer maddeleri de aynı şekilde çelişkiler ve vahim yanlışlar içermekte; üretim, satış, yasa dışı ithalat, hayvanat bahçeleri, deney, sirkler vb. gibi hayvanları koruma kanunuyla yasaklanması gereken hususlar da bu tasarıda daha da geliştirilmiş olarak yer almaktadır. Tasarının diğer maddeleri de hayvanlar için tuzak maddeler ile doludur.
Geçen dönemde belediyeler üzerinde yaptırımları olmadığı için, belediyelere görevlerini yaptıramadıkları şikayetinde bulunan Orman Su İşleri Bakanlığı, bu tasarıda da bu konuda bir yaptırım koymamıştır. Belediyelerin görev ihmalinin bedelini, kedi ve köpekleri sürgün ederek hayvanlara ödetme yolunu tercih etmiştir.
===== SONUÇ VE TALEP: Bu tasarı Orman Su İşleri Bakanlığına geri gönderilmeli, STK lar, Meslek Odaları ve Üniversite Temsilcisi akademisyenlerin katılımı ile tekrar görüşülmeli, ÇÖZÜM odaklı olarak ve sokağın gerçeklerine, eko dengeye, vicdani ve insani koşullara uygun olarak yeniden hazırlanmalıdır.
Nesrin Çıtırık
Hayvanların Yaşam Hakları Konfederasyonu
Başkanı