1991'den Bugüne

Çalıştay Talebi: ORMAN SU İŞLERİ BAKANI Sn. PROF DR VEYSEL EROĞLU :Tasarıya İlişkin ÇALIŞTAY Yapılmasını Talebi

Bakanlığın gündeme getirdiği Hayvanları Koruma Kanunu Yasa Tasarısına ilişkin yapılan toplantıda katılımcıların ORTAK TALEBİ olan tasarıya ilişkin ÇALIŞTAY yapılması ve bakanlıkça sergilenen olumlu yaklaşımın devam etmesi için Orman Su İşleri Bakanı Prof Dr Veysel Eroğlu'na aşağıdaki yazıyı yolluyoruz. Hem mail ortamında hem de sosyal medyada ÇALIŞTAY talebini herkes sayın bakana iletsin. Nesrin Çıtırık/ HayKonfed Başkanı. 
==============================
==============================
ORMAN SU İŞLERİ BAKANI 
Sn. PROF DR VEYSEL EROĞLU
Orman Su İşleri Bakanlığı tarafından gündeme getirilen Hayvanları Koruma Kanunu değişikliklerini içeren YASA TASARISININ hayvanlar için FELAKET olacak maddelerine olan itirazlarımızı bizzat bakanlığa bildirerek ve yurt çapında 80 noktada 200 den fazla STK, gönüllü, gurup ve platform tarafından yapılan basın açıklamalarında dile getirdik.
Orman Bakanlığı Doğa Koruma Milli Parklar Genel Müdürü Sayın Nurettin Taş ve ekibi, duyarlı bir yaklaşım ile Veteriner Hekim Odaları, BARO Hayvan Hakları Komisyonları, Belediye Temsilcileri, meslek odalarının ve STK ların katıldığı, tasarıya ilişkin sorun ve çözüm önerilerinin görüşüldüğü ulusal katılımlı bir toplantı düzenlemiştir. Bu umut veren, olumlu ve iletişime açık yaklaşım için başta siz Sayın Bakanımız olmak üzere, Sn Nurettin Taş ve Ekibine teşekkür ederiz.
Karşılıklı görüş ve bilgi alışverişi formatında olan toplantıda, Sayın Taş ve ekibine, kanunlaşması halinde toplu KATLİAMLAR getirmesinin yanında, sahipsiz hayvan popülasyonunda da patlama yaratarak ÇÖZÜMSÜZLÜK oluşturacak sakıncalı maddeler, yurt çapında yüzlerce kuruluşu temsil eden STK lar ve meslek odalarınca özgür bir ortamda dile getirildi. 
Milyonlarca hayvanın geleceğini ve hayatını etkileyecek bu tasarı için, ikinci aşamada bakanlığınızca düzenlenecek bir "Hayvanları Koruma Kanunu Yasa Tasarısı ÇALIŞTAYI" düzenlenerek daha detaylı olarak masaya yatırılması ORTAK GÖRÜŞ olarak toplantıda talep edildi.
Bu ÇALIŞTAY'ın yine STK lar, Meslek Odaları, Akademisyenler ve ilgili kurumların katılımı ile en kısa zamanda yapılması büyük önem arz etmektedir.
Mevcut yasada tüm belediyelerin KISIRLAŞTIRMA MERKEZLERİ kurma hükmü var iken, bu yeni tasarıda, kısırlaştırma bakım merkezlerini sadece nüfusu 100 000 üzerinde olan ilçelerde kurulması, kalan 970 belediyede kısırlaştırma merkezi KURULMAMASI öngörülmüştür. Oysa, kedi köpek sayısı, özellikle kırsaldaki az nüfuslu belediyelerde çok fazladır ve asıl kısırlaştırma merkezlerinin oralarda kurulması gereklidir. Ayrıca, sahipsiz hayvan üremesinin ancak kısırlaştırma ile kontrol altına alınacağı bilimsel bir gerçek iken, kısırlaştırmanın büyük şehirler ile sınırlanması, hayvanlar için felaketle eş değer olacağı gibi, toplumu da hızla artan köpek kedi popülasyonu ile karşı karşıya bırakacaktır.
2004 yılında Kısırlaştırma esası ile kabul edilen Hayvanları Koruma Kanunu, belediyelerin kısırlaştırma yapmamaları nedeni ile başarılı olamamıştır. Bu görev ihmalinin bedeli, tasarıda yer alan "TOPLUMUN YOĞUN KULLANDIĞI yerlerde kedi köpek olmaması" hükmü ile şehirlerden sürgün ederek ve sürekli olarak zehirleyip vurup öldürerek hayvan dostlarımıza ödetilecektir.
Yapılması önerilen ÇALIŞTAY'da, Meslek Odaları, Belediyelerin yetkilileri, akademisyenler ve basın açıklaması eylemine katılan 1000 lerce hayvan severi TEMSİL EDEN STK ların görüşleri önemle dikkate alınarak, bu tasarının ÇÖZÜM odaklı olarak sokağın gerçeklerine, eko dengeye, vicdani ve insani koşullara uygun hale getirileceğini, hayvanların varlığı ve yaşam haklarının korunduğu DÜNYAYA ÖRNEK BİR ANADOLU MODELİ oluşturulacağını umut ediyoruz. 

İsim, TC NO...

===========================
Sayın Bakanımızın Bilgilerine sunulmak üzere TASARININ KATLİAMLARA SEBEP OLACAK MADDELERİ VE ÖNERİLERİMİZ
===========================

1-)) Tasarı MADDE 8- 5199 Sayılı Kanunun 19 uncu maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Madde - 19 Sahipsiz hayvanlar ile ev hayvanlarının korunması amacıyla hayvan bakımevleri ve hastanelerin kurulması; buralarda bakım, rehabilitasyon, aşılama ve kısırlaştırma gibi faaliyetlerin yürütülmesi, büyükşehirlerde belediyeleri, illerde il özel idareleri ve il belediyeleri ile nüfusu 100 binin üzerinde olan ilçelerde belediyeler tarafından gerçekleştirilir.Hayvan bakımevi ve hastanesi kurmak, işletmek veya işlettirmekle sorumlu mahalli idareler diğer mahalli idareler ve sivil toplum kuruluşları ile işbirliği protokolleri yapabilir. Büyükşehir belediyeleri dışındaki mahalli idarelerden Bakanlık tarafından uygun görülenlere mali destek sağlanır. Bu maksatla Bakanlık bütçesine gerekli ödenek konulur; bu ödeneğin kullanımına ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığının görüşü alınmak suretiyle Bakanlık tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.

TASARININ 8. MADDESİNE İLİŞKİN SORUN:

Mevcut yasada ve yönetmelikte tüm belediyelerin kısırlaştırma bakım merkezi kurma hükmü vardır. Fakat, bu yeni tasarıda nüfusu 100 binden az olan sayısı 970 i bulan belediyede KISIRLAŞTIRMA merkezi kurulmasına gerek görülmemiştir. Oysa, sahipsiz hayvan sorununun çözümü için kısırlaştırmanın daha da genişletilip SEFERBERLİK haline getirilmesi gerekirdi. Bu tasarı yasalaşırsa, kısırlaştırılmadan şehir çevrelerine, çöplüklere ve yaban hayatına atılan sahipsiz hayvanların sayısında adeta patlamalar olacak, buna paralel olarak SERİ KATLİAMLAR da başlayacaktır. Şu anda bile yasal engel olmasına rağmen, birbirlerine gizlice kedi ve köpek atan belediyeler, tasarı kanunlaşırsa, başka bir yere KISIRLAŞTIRMA için hayvan götürme bahanesi ile başka ilçelere köpekleri atmayı alenen yapacaklardır. Bakanlığın görüşü olan, uzaklıkları 2-3 saate çıkan BÜYÜK ORTAK MERKEZLERE belediyelerce kısırlaştırma için hayvanların götürülmesi, mazot gideri, araç ve personel nedeni ile yapılmayacak, hayvanlar ormanlara, yaban hayatına, çöplüklere atılacaktır. Şehir merkezlerinde yaşayan hayvanlar şehir çevrelerine atıldıkları zaman, oralarda yaşayan çoğu dar gelirli vatandaşlar, kısırlaştırılmadan çoğalan bu hayvanlar ile baş başa kalacaklardır. Kısırlaştırmayı en aza indirmek ve sadece büyük şehirler ile sınırlamak, hayvan sayısını kontrol edilemez noktalara taşıyacağı gibi, katliamları seri hale getirerek toplumda da büyük infial ve kaos oluşturacaktır. 
TASARININ 8. MADDESİNE ÇÖZÜM ÖNERİSİ, nüfusu 20 000 altında olan yerleşim birimlerinde KISIRLAŞTIRMA İSTASYONU, nüfusu 20 000-50 000 arasında olan ilçelerde KÜÇÜK ÖLÇEKLİ BAKIMEVİ, 50 000-100 000 arısında olan ilçelerde ORTA ÖLÇEKLİ BAKIMEVİ, 100 000 üzerinde olan ilçe ve illerde BÜYÜK ÖLÇEKLİ ve HASTANELİ BAKIMEVİ kurulmalıdır. Özellikle, köylerden üreyen köpeklerin getirilip bırakılması nedeni ile, köpek sayısı kırsal kesimlerdeki az nüfuslu ilçe ve beldelerde yoğun olarak bulunmaktadır. Dolayısı ile asıl kısırlaştırma buralarda yapılmalıdır. 3 konteynır ve 5-6 bahçeli bölmeden oluşan bu İSTASYONLAR, büyük bütçeler gerektirmeden yapılabilir. Hayvanları taşıma sırasında harcanan mazot parasından daha az maliyet ile bu hizmet rahatlıkla yapılır ve sahipsiz hayvan sorunu bilimsel ve insani yol ile çözülür. Tüm il ve ilçelerde mutlaka yeterli ve gerekli sayıda veteriner hekim istihdam edilmeli, belediyeler kısırlaştırma uygulaması konusunda Veteriner Hekimler Odaları ile "eğitim, bilgi ve teknik destek" bağlamında iletişim içinde çalışmalıdır. Ayrıca, alternatif olarak yerel veteriner hekimlerden de kısırlaştırma ve tedavi için hizmet alımı da yapılmalıdır. Orman Su İşleri Bakanlığının il teşkilatlarında da yeterli veteriner hekim istihdam edilmelidir.
===========================

2-)) Tasarı MADDE 3- 5199 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Madde 6- Sahipsiz ya da güçten düşmüş hayvanların, 11.6.2010 tarihli ve 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu ile 24.4.1930 tarihli ve 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanununda öngörülen durumlar dışında öldürülmeleri yasaktır. 

Mahalli idareler, sahipsiz veya güçten düşmüş ev hayvanlarını hayvan bakımevlerine götürmekle yükümlüdür. Mahalli idarelerce bu hayvanların öncelikle bakımevlerinde oluşturulacak müşahede yerlerinde tutulması sağlanır. Müşahede yerlerinde kısırlaştırılan, aşılanan ve rehabilite edilen hayvanların mikroçiple kayıt altına alındıktan sonra öncelikle sahiplendirilmeleri esastır. Güçten düşmüş hayvanları, bakımevlerinde ayrılacak özel bölümlerde hayvan refahına uygun olarak bakılır. Mahalli idareler sahipsiz ev hayvanlarının refahını sağlamak üzere yeterli sayı ve özellikte besleme noktaları teşkil etmekle yükümlüdür.14 üncü maddenin (p) bendinde tarif edilenler hariç olmak üzere sahiplendirilemeyenler, okul, hastane, ibadethane, çocuk oyun alanı gibi toplumun yoğun olarak kullandığı yerler hariç alındıkları ortama bırakılır..........//////

Hayvan bakımevi izinleri mahalli idareler tarafından verilir.......... ////////

TASARININ 3. MADDESİNE İLİŞKİN SORUN:. Toplanıp kısırlaştırılan hayvanlardan "sahiplendirilemeyenler, okul, hastane, ibadethane, çocuk oyun alanı gibi toplumun yoğun olarak kullandığı yerler hariç alındığı ortama bırakılır" hükmü yüzünden, hayvanlar şehir merkezlerinden alınıp şehir dışlarına, dar gelirli ve fakir insanların oturduğu kenar mahallelere sürgün edilecektir. Binlerce çoğalan hayvanlar için, VATANDAŞ ve zaten öldürmeye hazır olan BELEDİYELER tarafından zehirleme ve KATLİAMLAR başlayacaktır. Ayrıca, son zamanlarda şehirlerin dışlarında da 3-4 bin haneli kasaba siteler yapıldığı ve buralar da kalabalık yerleşim alanları haline getirildiği için, hayvanlar oralarda da tutulmayacak, yaban hayatının olduğu kırsala, dağa ve ormanlara atılacaklardır. Böylece, yaban hayvanlarında ve yaban hayatında yoğun olan KUDUZ hastalığı, evcil olan kedi ve köpeklere geçip, hastalığın bir şekilde insan oturumlu olan şehirlere gelmesine sebep olunacaktır. Bunun yanı sıra, ormanlar ve kırsala atılan hayvanlar yazın susuzluktan kışın da korunaksız olarak soğuk ve kara mahkum olarak acı içinde can vereceklerdir. Ayrıca kısırlaştırılan köpek ve kediler tasarıda tanımlanan yerlere bırakılmasalar bile, kendi doğaları icabı, fiziki engel olmayan her yere gideceklerdir. Bu kez de belediyeler, sürekli olarak kalabalık yerlere geldikleri sebebi ile bu hayvanları toplayıp tekrar başka yerlere taşıyacaklardır. Adeta bir sürek avı başlatılacaktır. Bilinmelidir ki, belediye ekiplerince her yakalanma bu hayvanlar için büyük bir zulüm ve işkencedir. Ayrıca, şehirleri kedisizleştirmek ve köpeksizleştirmek, ekolojik dengeyi ciddi biçimde bozacaktır. Toplumda hayvanlara merhamet konusunda ciddi biçimde duyarlılık arttığı için, insanlar da bu hayvanları doyurmak beslemek isteyeceklerdir. Belediye ekipleri ile vatandaşlar arasında ciddi sorunlar yaşanacaktır.
TASARININ 3. MADDESİNE ÇÖZÜM ÖNERİSİ, 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanununun ruhuna da uygun olarak, kısırlaştırma SEFERBERLİK halinde en ufak beldede bile yapılmalı, kısırlaştırılan hayvanlar alındıkları yerde kısırlaşmış olarak üreyip çoğalmadan yaşamalıdır. Şiddetin 12 yaşa indiği, merhametin yerini öfke ve nefretin aldığı günümüzde, toplumda sevgi ve şefkati uyandıran ve besleyen hayvanların sokaklardan yok edilmemesi, toplumsal yapı açısından da gereklidir. Atalarımız olmasından gurur duyduğumuz Osmanlı devletinin başkenti olan İstanbul, sokak hayvanları ile tanınırdı. 19. yy’ın başına kadar köpekler, İstanbul kartpostallarının göbeğine oturur ve şehrin simgesi addedilirlerdi. Sokak köpekleri için yemek dağıtma meslek haline gelmiş, onları korumak için vakıflar kurulmuştur. Ayrıca, o zamanlar Mancacılık diye bir meslek vardı. Mancacı, kedi köpek yiyeceği demek olan mancayı, satar; dileyen, Mancacıdan aldığı yiyecekleri hayvanlara verir, dileyen parasını verir Mancacı onların yerine sokak hayvanlarını düzenli olarak beslerdi. Sokak hayvanını sevme merhamet etme bizim toplumumuzun geleneklerinde vardır. Bugün bile İstanbul’un kedileri konusunda yazılan kitaplar ve yapılan filimler bütüb Batı dünyasında örnek olarak gösterilmektedir. Bu nedenle şehirlerde hayvan varlığını yok etme yerine, kısırlaştırma ile üremelerini kontrol altına alma hem insani boyutta hem dini açıdan hem de ekodenge açısından vazgeçilmez bir gerekliliktir. Kısırlaştır-Aşılat-AldığınYere Bırak ana prensibi ile çıkartılan Hayvanları Koruma Kanunu'nun bu ilkesi korunmalıdır. Kalabalık yerlerde köpek ve kedi sayısını kontrol altına almanın çözümü sürgün değil, ciddi bir kısırlaştırma seferberliği ile çoğalmalarının kontrol altına alınması ve ithalat ve ticari üretimin yasaklanmasıdır.
===========================
YAZININ GÖNDERİLECEĞİ ADRESLER:
[email protected], [email protected],
[email protected], [email protected]

cross