1991'den Bugüne

Orman Su Isleri Bakanligina: Degisecek kanun maddeleri Turkiye gercegine uygun olmalidir.‏

Orman Su Isleri Bakanligina,

5199 Sayili Hayvanlari Koruma Kanununda yapilacak degisikliklere iliskin basinda yer alan haberlerin dogru olmadigini varsaymamiza ragmen, yine de yasaya iliskin uyarilarimizi tekrar iletiyoruz:
1. Sahislarin evlerinde belli sayida hayvan tutmalari konusunda kisitlayici hukumler getirmek, Turkiye de:
"Belediyelerin olum kampi olan barinaklarini" bilmemek,
"Belediyelerin yarali sakat hayvanlari tedavi etmediklerini, hasta hayvanlari sokaklarda olume terk ettiklerini" bilmemek,
"Kor, sakat, magdur hayvanlar icin bakım merkezi yapmadiklarini, bu tur hayvanlari da sokaklarin vahsetine insanlarin iskencesine terk ettiklerini" bilmemek demektir.
Belediyeler gorevlerini yapmadiklari icin, Anadolu'da bulunan 3000 den fazla il, ilce ve beldenin %90 inda "Bakimevi" olmadigini, belediyelerin hayvanlari ilac tasarrufu icin "bayiltip yari canli gomdukleri" gercegini bilmemek demektir.
Evinde fazla sayida hayvan bulunduran kisiler, bu hayvanlari zevk icin petshoplardan almis kisiler degildir. Bu kisiler, belediyelerin olume terk ettigi, muhtac, sakat, magdur, tecavuze ugramis, iskence gormus hayvanlari "Vicdan ve Merhamet cercevesinde" alip evinde bakmak zorunda kalmis kisilerdir.
Bu bilgiler isiginda, simdiye kadar belediyelere gorevlerini yaptirmaya muvaffak olamayan "yasal sisteminin", bu hayvanlara sahip cikan merhametli insanlara "yasak" koymak yerine "Belediyelere gorevlerini yaptirmaya" yonelik "YAPTIRIMLAR" getirmek ve bunu saglamasi  soruna cozum getirecektir. Kisiler hasta yarali magdur hayvanlari evlerine
almak ZORUNDA KALMAYACAKLARDIR.
2. Pitbullarin toplatilmasi asla cozum degildir, bu sekilde bir hukum tum
bu hayvanlarin oldurulmeleri neticesini doguracaktir.
a) Bu gune kadar ilgili resmi kurumlarin denetim yapmamalari nedeniyle
uretim ciftliklerinde, petshoplarda, evlerin merdiven altlarinda tehlikeli kopekler rahatca
uretilmis ve satilmistir ve bu durum su anda bile devam etmektedir.
Uretim ve dovus icin internet sitelerinde onbinlerce ilan hala daha vardir. Uretim
durdurulmadan, bu hayvanlarin sirtindan kumar ile kanli para kazanimi onlenmeden tehlikeli kopek basta pitbull lar olmak uzere her zaman var olacaktir.
b) Pitbullarin toplatilmasi barinaklara alinmasi ise, yurdumuz gerceklerini asla bilmeyen kisilerce masa basinda alinmis karardir. Cunku, belediyeler 20-30 tane sokak hayvanina bile bakimevinde bakamazken, bu hayvanlar aclik ve hastalikla olume mahkum edilirken, ozel muhafazasi gereken pitbull lara nasil bakacaklar?
c) Anadolu'da ki belediyelerin %90 ininda bakimevi bile yokken, "olmayan barinaklara" bu pitbullar nasil konacaktir?
d) Daha onceki pitbull toplanmasi karar ve haberlerinde, belediyeler ve
ilgili kurumlar kesinlikle uretilen ve dovusturulen pitbullari, sahiplerinden korktuklari icin
toplamamislar, aileleri ile yasayan kedi gibi uysal pitbullari toplamis ve cogunu olume
mahkum etmislerdir. Yine ayni sey tekrarlanacak, uretilen ve dovusturulen hayvanlar yine kotu kaderleri ile bas basa birakilacak, aile evlerindeki pitbullar toplatilacaktir.
Pitbull sahiplerinin, kopeklerini kisirlastirmalari, belediyelere kayit ettirmeleri, satisin, uretimin ciddi denetim altina alinmasi, pitbull dovuslerinin kesinlikle onlenmesi ve yasaklarin uygulanmasi pitbull sorununun cozumunu saglayacaktir.
3. Mobil Klinikler, belediyelere "once kisirlastir sonra zehirle yok et" imkanini taniyan, ve cozumu onleyen yanlis uygulamalardir. Sokaklardan gelen hayvanlarin 10 gun karantina altinda kalmalari, uyuz vs hastaliklarinin tedavi edilmeleri, sakat olanlarin bakim altina alinmalari,  bunyesi zaten zayif olan bu hayvanlarin cogunda ameliyat sonrasi komplikasyonlarin yaygin olmasi nedeni ile iyilesme surecinin en az 4-5 gun olmasi gereklidir. Oysa mobil klinikler  "otomatige" baglanmis durumda bu yasal kosullarin hic birini yerine getirmeden sadece kisirlastirip,
cogu kez iyilesmeden dikisleri acilir bicimde hayvanlari kar kis demeden sokaklara birakmaktalar.
Mobil klinikler kesinlikle hayvanlarin yararina degildir, belediyelere yasal gorevlerini yapmis olmak ve tabii ki sonrasinda oldurmek imkani vermekten baska cozum getirmemistir. Kisirlastirma gunluk ve surekli olmaktadir. 6 ayda bir yapilan kisirlastirmalar, akla ve gercek  cozume tamamen aykiridir.
4. Turkiye'de fakultelerde ki deney merkezleri, deney acisinin yaninda hayvanlar icin ac, susuz, kucuk kafeslerde pislik icinde yasadiklari ortamlardir. Ayrica, simdi Avrupa ve uygar dunya deneylerde IN VITRO yani laboratuvar deneylerine donmus oldugu icin, buyuk ilac ve tibbi firmalar, hayvan deneylerini Turkiye gibi ulkelerdeki universitelerde yaptirmaktadirlar. Fonlanan arastirma gorevlileri, gercek anlamda bilime de katkisi olmayan bu deneyleri yapmaktadirlar. Yapilan deneylerin cogu, tamamen bilimsel makalelere destek teskil etmek  icin yapilmakta, yapilmis deneyler tekrarlanmaktadir. Deneylerin bu tur yurt disi firmalarin"siparisine" uygun olarak yapilmasi engellenmeli, deney merkezleri Orman Su Isleri Mdurlugu ve Gonullulerce denetlenmeli, invitro mumkun olan hic bir konuda canli hayvan deneyi
yapilmamalidir.
5. Tibbi endikasyon disinda hic bir sekilde uyutulma yani oldurulme yapilmamali, saglikli hic bir hayvan uyutulmamali, kuduz gibi hastaliklarda ise aktif olarak bu hastaligi almis hayvanlar disinda ki tum hayvanlar "karantina altina alinmali" ve surec sonunda normal hayatlarina donmelidirler. (EK Haytap Yasa Teklifi)
Turkiye gerceklerine ve hayatin olaga akisina aykiri uygulamalarin bakanliginizca onerilmeyecegi, gonullu kurulus ve kisilerden gelen oneri dilek ve taleplerin mutlaka dikkate alinacagini umut ediyoruz.
Muracaatimiza iliskin tarafimiza 4982 ve 3071 sayili yasa geregi bilgi ve cevap verilmesini emir ve
musaadelerinize saygilarimizla arz ederiz.
Nesrin Citirik
HAYTAP Hayvan Haklari Federasyonu Baskan Yardimcisi
TC Kimlik.. 13230091212
__________________________________________________________________

Ek... HAYTAP Hayvan Haklari Federasyonu Yasa onerisi iligili maddesi

Sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanların korunması

MADDE 6. (Değişik Fıkra) Sahipsiz ya da güçten düşmüş hayvanların, bu kanun ve yönetmelikleri çerçevesinde açıklanmış zorunlu durumlar dışında, öldürülmeleri yasaktır.

(Ek Fıkra) Mahiyeti itibarı ile salgın ve öldürücü nitelikte olan bir hastalığa yakalanmış olduğu, illerde üç veteriner hekim raporu, ilçelerde ise belediye veteriner hekim ve varsa serbest veteriner hekim/hekimler raporları ile tespit edilen hayvanlar, hayvan bakımevlerinde tecrit, gözlem ve tedavi altına alınır. Kuduz ya da benzeri salgın hastalık olduğundan şüphelenilen ölü hayvanlar, teşhis için otopsiye gönderilir. Temasta bulunduğu düşünülen diğer hayvanlar, gözlem altında tutulur. Müşahede sonucunda ölenler, usulüne uygun hijyenik şartlarda imha edilir. Tedavi edilenler ve gözlem sonunda sağlıklı olduğu anlaşılanlar, masrafları sahiplerine ait olmak üzere aşılanarak iade edilirler. Sahipsiz olanlara, aynı işlemler ücretsiz olarak yapılır, sağlıklı olanlar, tedavi ve koruma altına alınırlar.

Tedaviye cevap vermeyen, hayati fonksiyonları geri dönüşümsüz bir şekilde bozulan veya dayanılmaz derecede ızdırabı olduğu belgelenen hayvanlar, illerde üç veteriner hekim raporu, ilçelerde ise belediye veteriner hekim raporu ile tespit edilen hayvanlar, veteriner hekim tarafından uygun dozda anestezi verilmek suretiyle acısız bir şekilde uyuşturularak iğne ile öldürülür. Her tür nedenle ölen veya öldürülen hayvan için öldürme işlemi bir tutanakla tespit edilerek, ilgili bilgi ve belgelerle birlikte en az beş yıl saklanır.

Bir ilçede, 3285 sayılı yasa kapsamında belirtilen bir hastalık görüldüğü takdirde derhal o bölgeden sorumlu olan belediye veteriner işleri müdürü ve belediye başkanı hakkında, Türk Ceza Kanunu uyarınca gerekli tedbirleri zamanında almadığı ve/veya toplum sağlığını tehdit eden hastalığın yayılmasına neden olduğu için görev ihmali nedeni ile haklarında soruşturma, savcılık tarafından re’sen açılır.

GEREKÇE :

3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu’na göre belediye, bir bölgede kuduz şüphesi durumunda, o şehir veya kasaba sınırları içerisindeki tüm hayvanları koşulsuz olarak öldürme yetkisine sahiptir. Bu kanun maddesi, çevrede bulunan sahipli-sahipsiz tüm hayvanları kapsaması dolayısıyla, büyük bir tehlike içermektedir. Bu kanunda yer alan "herhangi bir şüpheyle belediye sınırları içindeki hayvanların itlafı", tüm belediye sınırlarının artık iç içe olması dolayısıyla uygulamada çok büyük bir alanda, bir anda büyük bir itlafa dönüşebilmektedir. Bu madde, iptal edilmelidir. Bir canlının, sahipsiz veya güçten düşmüş olması, onun ölüm nedeni olamaz, olmamalıdır. Müşahede merkezleri ve barınaklar, mutlaka kurulmalı ve bu durumdaki canlılar, orada koruma ve bakım altına alınmalıdır.

Ayrıca 3285 sayılı Kanunun, özellikle 18, 34 ve 36. maddeleri, hayvanların yaşam hakkını açıkça ihlal etmektedir ve 5199 sayılı Kanunun ruhu ile çelişmektedir. Hem hayvan haklarını tanımak daha sonradan da tek bir cümle ile istisna oluşturarak ve bu istisnayı da çok geniş kapsamlı olarak tutarak onları topluca katletmek, yaşam hakkının savunulması ile tezat oluşturmaktadır. Ekli gerekçe maddesi, böyle bir durumda oluşabilecek olasılığı, ortadan kaldırmaya yöneliktir.

Kolay yöntem, toplu itlaf ya da şüphe halinde sorundan kurtulma yerine bilimsel olarak olayı çözümlemek hayvan başına çözmek ve tesbit etmeye yöneliktir.

3285 sayılı Hayvan Sağlığı Zabıtası Kanununun 18. maddesinde; hasta veya hastalarla temasta bulunan hayvanlardan öldürülmesi gerekenlerin zabıta görevlileri tarafından öldürülerek imha edilmesi esas alınmıştır. Bu maddede de ‘şüpheli’ kavramı açıklanmamıştır ve uygulamada da belirsizlik yaratmakta, toplu itlaf gerçekleştiğinde gerek ülke içinde gerek dışında ülke ve yerel yöneticiler aleyhinde tepkiler oluşmaktadır.

Hayvanların öldürülme kararı, tamamen bu konuda eğitimsiz ve sorunu bir an önce çözmek için yok etme yoluna başvuran belediye görevlilerine ya da özel şirket yöneticilerinin inisyatifine bırakılmıştır. Sokak hayvanlarından kurtuluş yolu için 3285 sayılı yasanın ilgili maddelerine yaslanılmaktadır. ‘Hastalık’ kelimesi, çok geniş bir anlam içermektedir, bu ifade, ‘tehlikeli ve bulaşıcı hastalık’ şeklinde değiştirilmelidir. ‘Hasta hayvanla temas’ yeterli bir itlaf sebebi olarak algılanmamalı, hastalıkla temasta bulunan hayvanların hasta olup olmadıkları, yetkili bir veteriner hekim tarafından belirlenmeli ve belgelenmelidir. Sadece “şüphe” üzerine hayvanlar öldürülemez. Ayrıca ‘Hastalık’ kavramının açıklanması gerekmekte, tedavisi mümkün hastalıkları kapsamak yerine öldürücü ve bulaşıcı hastalıklar diye ayrıca belirtilmelidir. Derhal öldürmek yerine şüpheli hayvanların önce karantina altına alınması öngörülmelidir.

3285 sayılı Hayvan Sağlığı Zabıtası Kanununun 34. maddesinde, yine ‘hastalıktan şüpheli’ ve ‘hasta hayvanla temas’ ifadeleri, belirsiz bir biçimde kullanılmıştır. Hayvanın öldürülmesine sebep olabilecek hastalıklar arasında ‘uyuz’ gibi tedavisi son derece kolay ve masrafsız olan bir hastalığa da yer verilmemelidir. Bu kabul edilemez ve yine bilimsel hiçbir tabana dayanmayan şüphe üzerine hayvan öldürülemez.

Bulaşıcı hastalıklardan tedavisi mümkün olanlar, ayrı tutulmalı ve tedavi yoluna gidilmeli, öldürülüp imha edilmeleri, öngörülmemelidir.

3285 sayılı Kanunda “kuduzdan ve -benzeri salgın hastalıktan- şüpheli” kavramı son derece kapalı kullanılmakta, herhangi bir kanıt aranmamaktadır. Bunların yanı sıra, yerleşim yerlerinin sınırları, hiçbir yerde açıkça belirlenmiş değildir. Dolayısıyla bir yerde baş gösteren herhangi bir kuduz şüphesi dahi, kolaylıkla son yaşadığımız kuş gribi salgınında olduğu üzere geniş çapta bir katliama dönüşebilecektir. Ne yazık ki uygulamada buna defalarca şahit olunmuştur.

3285 sayılı Kanunun 36. maddesi, itlaf hakkını kayıtsız şartsız belediyelerin eline veren çok tehlikeli bir maddedir. “Sahipsiz hayvan kuduza ( ve diğer salgın hastalıklara) karşı, önlem olarak her koşulda öldürülür” sonucuna varılmaktadır. Bu maddeye göre, en ufak bir kuduz şüphesinde dahi zabıta memurlarının civardaki sahipli-sahipsiz hayvanları öldürme hakkı doğmaktadır. Başıboş olduğuna kanaat getirilen her hayvan, sahipli olup olmadığına bakılmaksızın, imha edilebilmektedir. Halbuki 2005 yılında yürürlüğe giren TCK’ nın 151/2 maddesi, sahipli hayvanın öldürülmesi halinde 4 aydan 3 yıla kadar hapis cezası düzenlemektedir. 15.7.2003 tarihli “EV HAYVANLARININ KORUNMASINA DAİR AVRUPA SÖZLEŞMESİNİN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞU HAKKINDA KANUN” da, bu uyumsuzluk için başka bir kanun örneğidir. Yine kanunlar arasında koordinasyonsuzluk ve ihtilaf vardır. Bu maddenin de yeni düzenlemelere uyumlandırılması gerekmektedir. Mevcut yürürlükteki kanunlar arasındaki uyumsuzluk, uygulayıcıyı da tereddüte düşürür. Gerekirse, daha önceden yürürlüğe girmiş bulunan 3285 sayılı yasanın, bahsedilen maddelerinde bu yasa ile ilgili olarak aynı anda benzer değişiklikler de yapılmalıdır.

 

Date: Tue, 29 May 2012 15:35:11 +0300
Subject: Orman Su Isleri Bakanligina: Degisecek kanun maddeleri Turkiye gercegine uygun olmalidir.

From: [email protected]
To:[email protected];[email protected];[email protected]; [email protected];[email protected]; [email protected]; [email protected]; [email protected]
CC:[email protected];[email protected];[email protected]; [email protected];[email protected];[email protected]; [email protected]; [email protected]; [email protected]; [email protected]; [email protected]; [email protected]; [email protected]; [email protected]

cross