Adli Tıp uzmanı Prof. Sevil
Atasoy, ’hayvana eziyet-insana eziyet’ ilişkisinin
bilimsel olarak da kanıtlandığını
söylüyor. Araştırmalar, çocuk istismarında bulunan
ailelerin tam yüzde 88’inin, hayvanlara da eziyet
ettiğini, hatta öldürdüğünü ortaya koyuyor. Bu
yüzden Avrupa ve ABD’de birçok ilkokulda, ’hayvan
sevgisi dersi’ bulunuyor.PROF. Dr. Sevil Atasoy, Hürriyet Gazetesi
yazarı, İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü
Öğretim Üyesi ve Suç Önleme ve Denetleme
Stratejileri Merkezi Başkanı. Türkiye’de hayvan
hakları konusunda önemli adımlar atıldığını, ancak
yine de çağın gerisinde olduğunu söylüyor. Prof.
Atasoy, hayvanlara şiddet uygulama ve suçla ilgili
şunları anlattı:Hayvana eziyet-çocuk istismarı ilişkisi:
Deviney, Dickert ve Lockwood, çocuk istismarının
görüldüğü 57 aileyi inceleyen çalışmalarıyla dünyada
ilk kez, çocuk istismarı ile hayvana kötü davranış
arasında bir ilişki olduğunu kanıtladılar. Bu
ailelerin yüzde 88’inde çocuğun yanı sıra bir hayvan
da istismar edilmiş ve her dört hayvandan üçü,
çocuğu disipline etmek ve gözdağı vermek için
yaralanmış ya da öldürülmüştü. Hayvana şiddet
gösteren ebeveyn, çocuğa da şiddet göstermişti ve bu
kişi, genellikle babaydı. Kalan her dört hayvandan
birini yaralayan ya da öldüren, istismar edilen
çocuğun kendisiydi ve acısı ile aczini hayvanlara
yansıtmaktaydı.
Hayvana eziyet-aile içi şiddet ilişkisi:
İzleyen yıllarda, hayvana kötü davranışla aile içi
şiddet arasında ilişki kuran pek çok çalışma
yayınlandı. Örneğin Yale Üniversitesi’nden
antropolog David Levinson, farklı kültürlerde aile
içi şiddeti inceleyen ünlü kitabında, hayvanlara
kötü davranan toplumlardaki kadınların, eşleri
tarafından daha fazla şiddete maruz kaldığını ve
öldürülme riski taşıdıklarını kanıtladı.Batı’da, hayvan sevgisi dersi kondu:
2000’lere gelindiğinde, ’Hayvana şiddet olan yerde,
insana şiddet vardır’ noktasına varıldı ve suçla
mücadelenin ilk basamağının, hayvanlara yönelik
ihmal, istismar ve her türlü şiddetin durdurulması
olduğunda karar kılındı. Avrupa ve Amerika’nın
birçok ilkokuluna, hayvan haklarını işleyen, hayvan
sevgisini geliştiren dersler konmasının nedeni
budur.Köpek bakan, suç işlemedi: 1981’de rahibe
Pauline ile Washington Eyalet Üniversitesi Veteriner
Fakültesi Dekanı Dr. Leo Bustad’ın, ’Her máhkuma bir
köpek’ sloganıyla başlattıkları rehabilitasyon
programı çerçevesinde, tahliyelerine 2 yıl kalmış
700 máhkuma, bakımından sorumlu olmak ve özürlülere
yardımcı olacak şekilde eğitmek üzere sahipsiz birer
yavru köpek verildi. Aradan geçen 20 yıl içinde bu
máhkumlardan hiçbirinin yeniden suç işlememesi,
insanın, gerçek bir insan olması için hayvanla
arasındaki ilişkinin ne kadar önemli olduğunu
gösterdi. Köpek eğitim programlarının uygulandığı
cezaevlerinden tahliye olan máhkumlar, köpek
eğitimcilerinin ya da veterinerlerin yanına yardımcı
teknisyen olarak yerleştiriliyor.Ünlü seri katillerin çoğu çocukken hayvan
düşmanıydıSON 30 yılda psikoloji, sosyoloji ve
kriminoloji alanında yayınlanan kitap ve bilimsel
makaleler de, ’hayvana eziyet eden insana da eziyet
eder’ öngörüsünün doğruluğunu kanıtlıyor. Bu
kitaplarda, bugüne kadar bilinen seri katillerin
hemen hepsinin, küçükken hayvanlara işkence ettiği
hatta öldürdüğü yer alıyor. İşte bunlara örnekler:15 yaşındaki Kobe canavarı Sakakibara, 11 yaşındaki
Jun Hase’nin başını gövdesinden ayırmadan önce, kedi
başı kesmiş, güvercinleri boğmuştu.Dede, nine, anne ve karısını öldüren Edward Kemperer,
çocukluğunda kedileri ufak parçalara ayırırdı.Theodore Robert Bundy, dedesinin hayvanlara kötü
davranışlarını seyrederek büyüdü. Daha sonra 32
kadını öldürdü.Kaç kişiyi öldürdüğünün hesabı bile bilinmeyen ana
katili Henry Lee Lucas, hayvanları da öldürür,
onların cansız bedeniyle ilişkiye girerdi.Vincente Verzini 1867-1871 arasında bir İtalyan
kasabasında 12 kadını öldürdü. Kariyerinin ilk
becerilerini, kedileri boğarak elde etmişti."Düsseldorf Vampiri" Peter Kürten, 1900’lerin ilk
yıllarında her yaştan ve cinsten 50 kişiyi içeren
cinayet listesine başlamadan çok önce köpeklere,
koyunlara işkence eden, ırzına geçen ve öldüren biri
olarak tanınırdı.19 yaşına varmadan 5 çocuğu öldüren Christine
Falling’in çocukluğu kedi cinayetleri ile dolu.Luke Woodham annesini ve iki küçük kızı bıçaklayarak
öldürdü. Daha önce kendi köpeğini yakmıştı.David Berkowitz, bir yılda uzun siyah saçlı 6 kadını
avladı. Kadınlar korkudan saçlarını sarıya
boyadılar. Daha önce komşusunun köpeğini vurmuş,
annesinin papağanını zehirlemişti.Richard William Leonard iki eşini öldürdü.
Kurbağaları ezmek ve otomobillerin motoruna kedi
bağlamak gibi huyları vardı.Jeffrey Dahmer, 17 genç erkeği öldürdü, tecavüz
etti, iç organlarını çıkarttı ve yedi. Çocukken çok
sayıda kediye otopsi uyguladığı biliniyor.Boston canavarı Albert De Salvo, kedi ile köpeği
aynı kafese koyar, aç bırakır, birbirini öldürüp
yemelerini seyrederdi. Daha sonra 13 kadını boğdu.ACI AMA GERÇEK
BİNGÖL’ün Yedisu ilçesinde serinlemek için
suya giren bir ayı, taş ve sopalarla dövülerek
öldürüldü. Bu insanlığımızdan utandığımız anlardan
biriydi. Maalesef, yürürlükteki 5199 sayılı
Hayvanları Koruma Yasası’na göre, ’herhangi bir
hayvanı vahşice öldürmenin, asmanın, kesmenin,
gözünü oymanın, tecavüz etmenin ya
da
yakmanın cezası’, kapalı alanda sigara içmeye
eşdeğer... Kuyruklarını kesmek, taş atmak, sopayla
dövmek, aç bırakarak dövüştürmek, üstüne asit
dökmek, yakmak da hayvanlara karşı işlenen
suçlardan. Bu eylemlerin adını bile duymak çoğumuzu
ürpertiyor. Oysa daha da ürpertici bir şey var.
Araştırmalar, hayvanlara vahşice davrananların,
insanlara da aynı şekilde davrandığını gösteriyor...VEJETARYAN OLMAYIN AMA.. Dünyadaki birçok
seri katilin geçmişi, hayvan ölüsüyle dolu.
Uzmanlar, hayvanlara hunharca davranan çocuklara
özellikle dikkat edilmesi gerektiğini söylüyor.
Tabii ki, bunların hepsi potansiyel katiller değil.
Ancak
ABD ve Avrupa’da okul arkadaşlarını, ailelerini
öldüren gençler, hayvanlara kötü davrandıkları
aileleri ve öğretmenlerince bilinen gençler. Tabii
bir de hayvanların etinden, sütünden yararlanmamız
var. Hayvan hakları, hepimizin vejeteryen olmasını
gerektirmiyor. Ancak besi hayvanı olarak
yetiştirilen küçük ve büyük baş hayvanların da
hakları var. Onlar tıkış tıkış kümeslerde, pis
ahırlarda yaşamamalı. Kürk için hayvan öldürmek ise
işin bir başka yanı. Bir manto için onlarca kedi
yavrusu kürkü kullanmayı, ’insanın ısınma
gereksinimi’ne dayandırmak, günümüzde hiç de olası
değil. Ama Çin’de ve Güneydoğu Asya ülkelerinde,
yılda 2 milyon kedi ve köpeğin kürkü, inanılmaz
işkenceler çektirilerek canlı canlı sırtlarından
alınıyor.
Sevil Atasoy