1991'den Bugüne

Prof. Dr. Tamer Dodurka:Bir kopek irkini yasaklamak bilim disi bir uygulamadir‏

 

 Bilime ve Pratiğe Uygun Doğru Yöntem Ne Olmalıdır?

 1- Devlet elbette vatandaşın güvenliğini tehlikeye atacak uygulamaların önünü kesmek zorundadır. Bu bakımdan tehlikeli olabilecek köpeklerle ilgili bir takım sınırlamaların getirilmesi doğru bir yaklaşım olmakla beraber gerçekten bu tehlikelerin azaltılması uygulanacak bu sınırlamaların bilimsel temellere oturtulmasıyla mümkündür.

2- Yabancı ülkelerin kanunlarını baz almanın ülkemiz açısından faydası şüphelidir. Zira baz alınacak kanunun yeterliliği ve doğruluğu şüpheli olabileceği gibi ülkemiz koşullarına uyma konusunda da sıkıntılar olabilecektir. Nitekim birçok ülke (İngiltere dahil), tehlikeli olabileceği halde kendi, milli köpek ırklarına kısıtlama getirmemiş, başka ülkelerin milli ırklarına ise sınırlama getirerek taraflı davranmıştır. Sadece bu husus bile onların konuya bilimsel ve objektif yaklaşmadığını göstermektedir. Ayrıca alınan sonuçların memnuniyet verici olmayışı bu kısıtlamalar için uygulanan yolun tamamen yanlış olduğuna işaret etmektedir. Bu memnuniyetsiz sonuçları alan ülkelerin başında bizim yasanın aynısını aldığımız İngiltere gelmektedir. Bunu doğrulayan istatistiki bilgilere herkesin kolayca ulaşması mümkündür.

 3-      Yasamızda geçen köpeklerin değişik ülkelerde terapi köpeği, av köpeği, arama-kurtarma köpeği olarak da kullanıldığına dair bir çok örnek bulunduğu göz önüne alınırsa, bir genelleme yaparak, tüm ırkı suçlayacak şekilde bu köpekleri “tehlike arz eden ırklar ya da köpekler” diye adlandırmak kanaatimizce doğru değildir

4- FVE yani Avrupa Veterinerler Federasyonu ırk yasaklama olayına şiddetle karşıdır. Çeşitli ülkelerde, ülkemizden daha önce uygulanan bu yasaklamalar sonuç vermediği gibi, köpekler tarafından insanlara saldırı ve ölüme yol açma olaylarında artış görüldüğü için bu yasaklardan dönülmeye başlanmıştır. Bütün bu gerçekler varken bu yanlış uygulamanın ülkemize hiç bir şey kazandırmayacağı, gereksiz polemiklere ve kaynak israfına yol açacağı aşikardır.

5-     Amaç ısırma sonucu insan ölümlerine engel olmaksa bu, bir ırkı yasaklayarak değil, hangi ırk olursa olsun fiziksel özellikleri nedeniyle (ırk değil) tehlikeli olabilecek köpeklere aşağıda sunacağımız tedbirler getirilerek başarılabilir. Nitekim Avrupa Veteriner Hekimleri Birliği, köpek ırklarının yasaklanması yerine, belli önlemlerin getirilmesini önermektedir.

6-     Yine FVE’ye göre bir ırkı tehlikeli olarak sınıflandıracak bilimsel hiçbir kriter ve bilimsel hiçbir istatistik yoktur. Zira dünya üzerinde agresif (saldırgan) olarak doğan herhangi bir köpek ırkı bulunmamaktadır. Dolayısıyla hiçbir köpek ırkı agresif olarak nitelendirilemez. Böyle bir köpek ırkının varlığını gösterecek hiçbir bilimsel kanıt olmadığı gibi, böyle bir kanıtı düşünmek dahi etoloji (davranış bilimi) ve genetik bilimi ilkelerine uygun düşmemektedir.

7-     Ufak bir köpek ırkı olan Pomeranian’ın bile insan ölümüne sebep olduğu kayıtlara geçmiştir. Sahibi tarafından saldırganlaştırılan tehlikeli köpekler elbette vardır. Köpeklerin tamamı bilinçsiz ve kötü niyetli insanların elinde tehlikeli olabilirler.

8-     Ülkemizde yasaklanan ırklar, Pit Bull dahil, dünyada en fazla insan ısıran ırklar listesinde sıralamaya bile girmemişlerdir. En fazla insan ölümüne yol açan köpek ırkları listesinin ilk sıralarında Pit Bull vardır ama bizde yasaklanan diğer ırkların hiç biri bu listede yoktur.

 9-     Bir ırka ait köpeğin tehlikeli olabilmesi cüsse, kuvvet, boy gibi fiziksel özelliklerinden kaynaklanmaktadır. Bizde yasaklanan köpek ırklarının güçlü köpek ırklarından olduğu doğrudur.  Tehlikeli olabilme potansiyeli bu güçlerinden kaynaklanmaktadır. Ancak, ülkemizde yasaklanmamış ama zikredilen bu fiziksel özellikleri nedeniyle bilinçsiz kişilerin ellerinde tehlikeli olabilecek birçok köpek ırkı daha bulunmaktadır (Bu ırkların sayısı elliden fazladır). Bu nedenle halkı korumak adına alınan önlemler ırklara değil, bu tür köpekleri besleyen kişilere yönelik olmalıdır. Bu bilinçsiz kişiler yasaklı ırkları beslemekten vazgeçebilirler ama yasaklı olmayan, ancak bu güçleri nedeniyle tehlikeli olabilecek diğer ırklara yönelirler. Son yıllarda ülkemizde bu tür köpeklerin sayısı hızla artmaktadır. Görüldüğü gibi sadece bazı ırkları yasaklayarak insanların köpek saldırılarına maruz kalmasının önlenemeyeceği açık bir gerçektir.

10- Alman Çoban (Alman Kurt), Rotweiller, Doberman, Sibirya Husky, Chow chow, Labrador retriever ve St.bernard gibi ülkemizde çok sayıda bulunan köpek ırkları, dünyada, ölümle sonuçlanan saldırı vakalarına ait istatistiklerde üst sıralarda bulunmaktadır. Yine ülkemizde Kangal ırkı köpeğimizin ölümle sonuçlanan saldırı vakaları gözlenmiş olmasına karşın Pit Bull haricinde yasamızda yasaklanan ırklara ait bir vaka gözlenmemiştir. Bu durumda ülkemizde neden bu ırkların yasaklandığı, hangi kriterlerin göz önüne alındığı, hangi istatistikliklerden yararlandığı sorusuna gerçekçi bir yanıt bulunamamaktadır. Bu nedenle, söz konusu kanun ve yönetmelikle yasaklanacak köpek ırkı seçiminin İngiltere’deki yasayı taklit dışında herhangi bir bilgiye dayanarak yapılmadığı bir gerçektir.

11- Irk seçilecekse ülkemizdeki istatistiklerin (bu istatistiklerin de bilimsel olması kaydıyla) baz alınması bilimsel bir yaklaşım olacaktır.

12- Ancak ülkemizde hangi köpek ırklarının saldırgan ve tehlikeli olduklarına ve bu ırkların ülkemizdeki sayılarının ne olduğuna dair herhangi bir bilimsel çalışma ya da güvenilir bir istatistikî bilgi bulunmamaktadır. Aslında hiçbir ırk adının belirtilmemesi bilimsel açıdan daha doğrudur.

13- Mevzuatta geçen “gibi” kavramı da ucu açık bir kavram olarak ayağı yere basmamıştır.

14- Bazı köpek ırklarının dövüşlerde kullanılması bu dövüşleri yaptıranlara çok büyük bir rant sağlamaktadır. Bu kişiler bu rantı asla bırakmayacakları için, bir takım köpek ırkları yasaklandığında başka köpek ırklarına yönelmektedirler. Nitekim Pit Bulların yasaklanması bu kişileri caydırmakta yeterli olmamasına rağmen Kangal ırkı köpeklerimizin dövüşlerde kullanım oranı artmıştır. Dolayısıyla bu ırkımızın geleceği ve dünyadaki olumlu imajı tehlikeye atılmaktadır.

15- Yukarıdaki maddelerden anlaşılacağı gibi ırk yasaklamak değil, güçleri nedeniyle tehlikeli olabilecek köpek sahiplerinin denetimde olması, bu kişilerin aşağıda sözünü ettiğimiz bazı kurallara uyma zorunluluğunda olması tek çözümdür. Trafik kazaları nedeniyle arabaların yasaklanması değil, sahiplerinin kurallara uymasının sağlanması esastır.

16- Basın neredeyse her köpek ısırmasını, daha sansasyonel olduğu için “Pit Bull vahşeti” olarak yansıtmış (hatta çoğu kez aynı köpeğin fotoğrafını farklı olaylarda kullanmıştır) ve bu ırkı meşhur ederek kötü niyetli kişiler için cazip hale getirmiştir. Böylece, yasaklama sayesinde bu köpeklerin sayısı azalacağı yerde merdiven altı olarak üretim artmıştır. Bilinçli insanların elinde bu köpeklerin sayısı azalırken kötü niyetli insanların, özellikle kenar mahalle gençlerinin elindeki bu tür köpeklerin sayısı arttığı için tehlikenin de boyutu artmıştır.

17- İnsanlar tarafından en fazla haksızlığa uğratılmış köpek ırkı Pit Bull’dur. Çenesi bir ton basarmış, laboratuarda üretilmiş, insanlara karşı saldırganlığı genetiğinde varmış, ısırdığında çenesi kilitleniyormuş gibi efsanelerle bu hayvan hakkında bilgi kirliliğinin yayılması sağlanmıştır. Oysa bu ırkı üreten ve standartlarını belirleyen yetkili kurum olan AKC (American Kennel Club) bu ırkın vasıflarını belirtirken insanlara dostluğu nedeniyle iyi bir bekçi köpeği olamayacağını vurgulamıştır.

18- Yukarıda zikredilen efsaneler maalesef Pit Bull’un ününü iyice yaydı ve insanların Pit Bull’lardan korkmasını sağladı. Bu durum bazılarının da işine geldi. Etrafa korku saçmak isteyen, hatta silah gibi kullanmayı amaçlayan, kendi ezilmişliklerini bu şekilde bertaraf etmeye çalışan insanlar Pit Bull’ları alıp kendileri gibi eğittiler, dövüşlerde kullandılar ve ortalıkta kötü eğitilmiş, saldırganlaştırılmış Pit Bull’ların sayısı arttı.

19- Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten bugüne 8 yıl geçmiş, ülkemizdeki Pit Bull popülasyonu özellikle kenar mahallelerde katlanarak arttı. Yukarıda söz ettiğimiz gibi, aynı durumu bu yasağı taklit ettiğimiz İngiltere de yaşadı ve şimdi İngiltere ve birçok ülke bu yasağı terk etme hazırlığındalar. Hollanda öncü oldu ve terk etti.

20- Diğer yandan Hayvanları Koruma Kanunuyla bir hayvan ırkının yasaklanarak yok edilmesinin bu kanunun mantığına ters düştüğü apaçık ortadadır.

21- Yine aynı kanunun bir maddesinde hiçbir hayvanın neslini tehlikeye atacak müdahalede bulunulamaz derken, başka bir maddesinde bazı köpek ırkları yasaklanarak neslinin yok edilmesine yönelik uygulamalardan söz edilmektedir. Bu durum, kanun içinde bazı maddelerin birbirleriyle çeliştiğini göstermektedir.

22- Bütün bu gerçeklere rağmen daha önce yayınlanan bir genelgeye istinaden bu ırkların toplanmasıyla ilgili bir genelge yayınlanmıştır. Bu tür bir genelgenin sonuçları önceden belirlidir. Bilinçli insanların yetiştirdiği masum ve iyi huylu köpekler gereksiz yere alınarak zaten tamamen dolu olan barınaklara konulmak istenmektedir. Ülkemizdeki belediyelerin %90’ında bakımevi yoktur. Mevcut olanlar da tamamen doludur. Bu köpeklerin bakımevlerinde toplanması kararı ayağı yere basmayan bir karar olmaktan öteye gidemeyecektir.

23- İlle de toparlanması gerekiyorsa ve bunlar için yeterli sayıda özel bakımevleri oluşturulması düşünülüyorsa, toplanmadan önce köpeklerin mizaç testlerinden geçirilmeleri ve gerçekten tehlikeli olanların toplanması daha gerçekçi bir karar olacaktır. Çünkü ülkemizde bu tür hayvan sayısının net olmamakla beraber onbinlerce olduğu çok rahat ifade edilebilir. Hiç olmazsa gerçekten tehlikeli olanların sayısı daha az olacaktır.

24- Masum ve sahibi için evlat gibi sevilen (bunu sadece yaşayanlar anlayabilir) bir hayvanı sahibinin elinden koparmak sadece hayvan hakkı değil, aynı zamanda bir insan hakkı ihlalidir.

Köpeklerden kaynaklanan saldırı ve ölüm olaylarını azaltmak için neler yapılmalıdır?

1-     Merdiven altı üretimin engellenmesi, fiziksel yapısı nedeniyle tehlike arz edebilecek köpeklerin sadece kurallara uyan bilinçli vatandaşlar tarafından beslenmesinin sağlanması için öncelikle Kanundaki 14. madde (L) bendi ve geçici madde 1'in kaldırılması.

2-     Fiziksel yapı nedeniyle tehlike oluşturabilecek köpek ırkları listesinin oluşturulması. Bu listenin hiçbir şekilde gezdirmeye çıkarılamayan 1. Kategori ve ancak mizaç testini geçenlerin belli kurallar dahilinde
gezdirilmeye çıkarılabildiği 2. Kategori listesi halinde düzenlenmesi.

3-     Dünyada en fazla köpeğin yaşadığı ABD’de her yıl 1-4 milyon arasında ısırılma vakası olmaktadır. Bunların bazıları ölümle sonuçlanmaktadır. ABD’nin birçok eyaletinde ırk yasaklamaları uygulanmış ama bu yasaklar ölüm olaylarının sayısını azaltamamıştır. Bunun üzerine halkı bilinçlendirmenin ve hayvan sahiplerine bazı kurallar getirmenin daha gerçekçi bir yol olduğu kabul edilmiştir. Örneğin halkın bilinçlendirildiği “köpek ısırıklarından korunma haftaları” bunun en güzel örneklerinden biridir. Isırma hadiseleri tek taraflı düşünülmemeli, köpekleri tahrik eden insan faktörü unutulmamalıdır. Bu konu üzerinde sürekli eğitim çalışmaları yapılmalıdır.

4- Kanun revize edilirken dünyadaki değişimlere de uygun olarak, ırk yasaklanması yolundan vazgeçilmeli, ancak böyle hayvanlara bakacak hayvan sahiplerinin sorumluluğu artırılmalıdır. Agresyon normal bir davranıştır, her köpek ırkı tehlikeli olabilir. Bu nedenle FVE, önlemlerin ırka göre değil köpeğe ve sahibine göre alınmasını kuvvetle savunur. FVE’ce yapılması gerekenlerin ana başlıkları şunlardır:

  1. a. Tehlike arz edebilecek fiziksel yapıya sahip köpek sahiplerinin ve tehlikeli köpeklerinin eğitimi (Şimdilik Pit Bull sahipleri için istenebilir) ve bu köpeklerin özel bir belgeye (ruhsat) sahip olması
  1. b. Tehlike arz edebilecek fiziksel yapıya sahip köpeklerin sahiplerine sertifika zorunluluğunun getirilmesi.
  1. c. Kayıt ve kimliklendirme
  1. d. Üretici derneklerin üretim kontrolü ve takip açısından yetkilendirilmesi
  1. Karakter testleri: Medeni bir ülkeye yakışan, böylesine sevecen bir köpeği yasaklamak değil, bazı ülkelerin yaptığı gibi onun iyi bir birey olabileceğini kanıtlayacak mizaç testlerini yaparak sosyal ve agresyonsuz olanlara izin vermektir. Bu testler Veteriner Fakültesi'nde ya da yetkilendirilecek ırk derneklerinde uygulanabilir.

5- Söz konusu bu sertifika için köpek sahibinin belirli bir yaş ve eğitimde olması,  akli bir kusuru olmaması ve adli sicilinin temiz olması durumunda kursa ve sınava tabi tutulması,

6- Bu tür hayvanlar için özel vasıfları olan tasmaların takılması, belirli koşullara sahip bakım yeri (ikaz levhası, duvarların yüksek ve aralıksız olması) ve dolaştıran kişinin sertifikalı olması, köpek dolaştırılırken kolluk kuvvetlerinin bu belgeyi kontrol etmede görev alması, köpeğe ağızlık takılması, zincirin 1.80 metreyi geçmemesi, ısırma olaylarına karşı mali mesuliyet sigortası zorunluluğu vb.

7- Bu listedeki köpeklerden birini sahiplenebilmek yukarıdaki koşulların sağlanması, üretime ancak kontrollü olarak izin verilmesi ve bunun takibi için ırk derneğine yetki verilmesi, ruhsatlı çiftliklerde üretimde sadece ruhsatlı damızlıkların kullanılması, sadece sertifikalı kişilere satış yapılması, satış sonrası belirli bir sürede kısırlaştırma ve kayıt zorunluluğu (hem satıcının hem de alıcının sorumluluğu) olmalıdır.

8-      12 aylıkken mizaç testini geçmesi ve yılda bir kez bu testin tamamlanması.

9- Tehlike arz eden, böyle bir hadiseye neden olan her köpek için (ırk ve cüsseye bakılmaksızın) yukarıdaki maddelerin geçerli olması.

10- Bu uygulamalar veteriner hekimlik uygulaması olduğu için bu kanunun uygulayıcısı olan Orman ve Su İşleri Bakanlığının veteriner hekim kadrolarının tamamlanması.

 Prof.Dr.Tamer DODURKA

 

cross